Güzîde Tarih

ADALETİN TİMSALİ HZ. ÖMER'İN KISACA HALİFELİK DÖNEMİ

Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamberin yanından hiç ayrılmayan Hz. Ömer, O (S.A.V) vefat ettikten sonra da Hz. Ebu Bekir’in halifelik döneminde kendisine yardım etmiş, Hz. Ebu Bekir’e müşavirlik ve kadılık yapmıştır. Hz. Ebu Bekir tıpkı Hz. Peygamberin kendisine yaptığı gibi hastalandığı zaman yerine Hz. Ömer’in geçmesini buyurmuştu. Akabinde hastalığı artınca etrafında bir heyet kurup halifelik konusu açmıştır. Hz. Ömer’in ismi geçince bazı sahabeler kendisinin çok sert mizaçlı olduğundan ötürü çekimser kalsalar da Hz Ebu Bekir, Hz. Osman’a bir ahidname yazdırmış ve mühürlemiştir. Ertesi gün mescide çıkan Hz Ebu Bekir, “sizin için halife seçtiğim kişiye razı olur musunuz? Bir yakınımı tayin etmedim. Allah’a yemin olsun ki bütün gücümle düşünüp taşındım ve Ömer b. Hattab’ı uygun buldum; onu dinleyin ve ona uyun” diyerek bir konuşma yapmış ve orada bulunan herkes bunu tasdiklemiştir.

Halifelik dönemi boyunca Yermük, Halep, Ecnadeyn, Demirköprü, Dathin, Firaz, Qarteen, Mısır, Suriye, Lübnan, Filistin ve Sasaniler ile yapılan Köprü, Nihavend ve Kadisiye savaşları yapılmış, Irak’ın tamamı ve İran’ın büyük bir kısmı fethedilmiştir.

Döneminde İslam Devleti’nin kurumsallaşması yönünde birçok çalışması olmuştur. Devlet kademeleri, adalet sistemi ve çeşitli devlet mekanizmaları onun devrinde başlatılmıştır. İslam Devleti’nde Hz. Ömer, Osmanlılarda ise Fatih devri bu tarz yeniliklerin ve kanunlaşmanın benzeştiği dönemdir. Hatta bazı öğretmenler öğrencilerine; “şayet bir kurumun veya bir sistemin ne zaman başlatıldığı soruluyorsa ve cevabı bilmiyorsanız, İslam Devleti ise Hz. Ömer, Osmanlılar ise Fatih deyiniz”  şeklinde tavsiyeler vermektedir.

Hz Ömer bir sabah namazından sonra hançerlenerek şehid edilmiştir. Hz Ebu Bekir’den sonra 3 raşid halifenin de akıbeti şahadet olmuştur. Elbette bunda da bir hikmet gizlidir.

Suikasttan sonra yaralı bir şekilde yatan Hz. Ömer bir ara uyanmış ve oğlunu halife olarak göstermesini söyleyenleri “bir evden bir kurban yeter” diyerek geri çevirmiştir. Ve oğlunun aday olamamakla birlikte oy verme hakkına sahip olmasını istemiş ve kurulan bir heyetle halifenin seçilmesini vasiyet etmiştir.

Aşere-i Mübeşşere’den olan, Hz. Peygamberin: “benden sonra peygamber gelseydi o Ömer olurdu” iltifatına muhatap olan, adalet deyince akıllara gelen, her ne kadar celali ile anılsa da şemalini anlatan kitaplarda yüzünde gözyaşının iz yaptığı yazan Hz. Ömer 644 tarihinde dosta yürümüş ve dünya sürgününü tamamlamıştır.


 Sahabenin önderlerinin inceliklerinden bir örnek vermek istiyoruz. Hz Peygamber’in üç basamaklı bir minberi vardı. Hz. Peygamber 2. Basamağa çıkar 3. Basamağa otururdu. Hz. Ebu Bekir halife olunca ilk Cuma günü minberin önüne gelmiş fakat Resulallahın çıktığı yere çıkmayı uygun görmemiş, 1. Basama çıkıp 2. Basamağa oturmuştur. Hz. Ömer ise minberin önüne geldiğinde yukarı hiç çıkmayıp 1. Basamağa oturmuştur. Bu incelik, asırlar da geçse müminlerin yüreğini okşamaktadır. Ayrıca Hz. Ebu Bekir’e “sana Halifetullah” diyelim dediklerinde “hayır, bana Halifet’ü Resulallah (Resulallahın halifesi) deyin” buyurmuştur. Hz. Ömer ise “Halifetü Halifeti Resulallah (Resulallahın halifesinin halifesi) ve Emîrü’l- Mü’minin” lakaplarını kullanmayı tercih etmiştir. Hz. Peygamberin ayakucuna uzanan Hz. Ebu Bekir’in ayakucuna uzanmış, hücre-i saadette dostlarıyla yatmaktadır. Allah şefaatlerine nail eylesin.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski
'; (function() { var dsq = document.createElement('script'); dsq.type = 'text/javascript'; dsq.async = true; dsq.src = '//' + disqus_shortname + '.disqus.com/embed.js'; (document.getElementsByTagName('head')[0] || document.getElementsByTagName('body')[0]).appendChild(dsq); })();