Endülüs’ün,
yani bugünkü adıyla İspanya’nın fethi, Avrupalıların iddia ettiği gibi sadece
ganimet ve toprak kazanmak uğruna değil, çok yönlü düşünülmesi ve araştırılması
gereken bir hadisedir.
1- Öncelikle unutulmaması gereken şey o günkü İslam
Devleti olan Emevîlerin 90 yıl gibi kısa bir zamanda, doğuda Çin’i vergiye
bağlamış, kuzeyde Anadolu’nun iç kesimlerine kadar gelmiş, Kuzey Afrika’nın da tamamını
fethetmeyi başarmış olmasıdır. O sebeple artık hedefin doğal olarak Avrupa,
yani Endülüs olması gayet tabiidir. Ve bu fetih düşüncesi, İslâm fetih
hareketinin bir sonucudur.
2-
İkinci olarak aktaracağımız husus çok bilinmese de Hulefâ-yi Râşidîn (Hz.
Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemleri) dönemlerinden beri süregelmiş
olan bir hedefin büyüklüğüdür. Yabancı kaynaklarda bile yer alan bu iddia,
Raşid halifeler zamanından beri İslam Devleti’nin topraklarını Avrupa’ya
yaymak, ardından İstanbul’u fethederek Şam’a geri dönmek fikridir. Gerçekten de
Musa b. Nusayr’ın (Emevi halifesinin Kuzey Afrika valisi, Tarık b. Ziyad’ın emri
altında çalışmalarını yürüttüğü yönetici-komutan) bu adı geçen projenin
tamamlanması konusunda hayalleri ve hedefleri olmuştur.
3-
Yine Bizans’ın Anadolu ve Kuzey Afrika üzerindeki kara ve deniz üstünlüğünü
sonlandırmak için atılması gereken önemli adımlardan biri olması Endülüs’ün
hedef olma sebeplerindendir.
Şimdi gelelim efsaneleşmiş ve destanlaşmış fetih hareketine. Kuzey Afrika valisi olan Musa b. Nusayr’ın emriyle hazırlanan ordunun başına komutan olarak atanan Târık b. Ziyâd derhal hazırlıklara başlamış ve daha sonra kendi adıyla anılacak olan Cebelitarık Boğazı’nda karargâhını kurmuştur. İbnü’l Kütiyye gibi tarihçilerin nakletmesiyle Tarık b. Ziyâd kuşatmanın öncesinde bir rüya görür. Tarık b. Ziyad ordusuna Hz. Peygamberin, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz Osman ve Hz. Ali ile beraber denizin üstünden yürüyerek Endülüs’e yani İspanya’ya çıktıklarını ve Hz. Peygamberin kendisine fetih müjdesini verdiğini anlatmış ve ilk etapta 7000 askeriyle karşı kıyıya çıkartma yapmıştır. Karşısındaki Kral Rodrigo’nun çok kalabalık bir orduyla üzerine geldiği haberini alan Tarık önce Musa b. Nusayr’den yardım istemiş ve 5000 kişilik takviye ordusu yola çıkmıştır. İşte asırlar boyu dillerden dillere anlatılacak olan hadise tam da burada yaşanmıştır.
Fetihten geri dönüş düşünülmesin, insanların aklına geri çekilmek gelmesin diye Tarık b. Ziyâd gemileri yakmıştır. Bazı kaynaklarda geçtiği gibi hepsini mi yakmıştır yoksa sembolik olarak birkaç gemi yakıp ordusuna moral mi vermiştir bilinmez. Ama buradan şu gayet iyi görülmektedir ki, Hz. Osman’ın “Endülüs’ün fethinde İstanbul’un fethi gibi ecir vardır. Çünkü o yol onun yolunu açandır” sözünde anlatmak istediği gibi asıl hedef Endülüs değildir. Asıl hedef İstanbul’da değildir aslına bakarsanız. Asıl hedef “O ordu ne güzel ordu, o komutan ne güzel komutandır” müjdesine nail olmak düşüncesidir. Ebû Eyyûb el- Ensârî’yi de 90 yaşlarında İstanbul önlerine getiren şey de bu değil miydi? Evet demek ki sonsuzu bulmaksa biricik niyet, bazen gemileri de yakmak gerekir limanları da. Vesselam…
Yorum Gönder