Nazarımızca tarih, sadece
insanların yaptıkları savaşlar, fethettikleri kaleler ve şehirler demek değildir.
Madem geçmişte yaşayan insanı konu alır tarih, biz de bugün geçmişte yaşayan
insan, er ve rüstemlerin hayatlarından arkadaşlık haklarına dair
değerlendirmelerinden bahsedelim.
Peygamber Efendimiz
(S.A.V.) “İki kardeş birbirini yıkayan
el gibidir” buyurarak aslında din kardeşliğinin, arkadaşlığının ve
dostluğunun nasıl olacağını açık ve vazıh bir şekilde bize emir buyurmuştur.
Din kardeşliğinin ve dostluğunun yeri çok ayrıdır. Nitekim insan ölür,
kardeşleri ve evladları mallarının taksimini yapmakla meşgul olurlarken, din
kardeşin, dostun senin mezardaki halini düşünür ve senin için dua eder. Bir gün
ihtiyar bir kadın Peygamber efendimizin yanında geldiğinde Hz. Peygamberin
ayağa kalktığını, ona çokça ikramlarda bulunduklarını gören sahabe
efendilerimiz bu duruma Allah resulüne sormuşlar ve şu cevabı almışlardır: “Bu kadın bana Hatice’min emanetidir(Arkadaşıdır)
Hatice zamanında bize gelirdi. Ahde vefa imandandır.”
Hz. Ali (r.a.) şöyle
buyurmuş: “Bir din kardeşim için yirmi dirhem vermeyi, fakirlere yüz dirhem
vermekten daha çok severim.”
Hasan-ı Basrî hz. Buyurmuş:
“Din kardeşlerimiz bize, ehlimizden ve evladımızdan daha azizdirler. Çünkü
onlar bize ahireti, çoluk çocuk ise dünyayı hatırlatır.
Kitaplardan
öğrendiklerimizle din büyüklerinden öyleleri vardı ki, din kardeşi öldükten
sonra kırk sene evinin ve çoluk çocuğunun ihtiyacını, arkadaşlık hakkı olarak
görürlerdi. Atâ (r.a.) buyurmuş: “Üç günde bir din kardeşlerinizi yoklayın.
Hasta iseler ziyarete gidin. Bir işle uğraşıyorlarsa yardım edin, sohbeti
unutmuşlarsa hatırlatın.”
Yine peygamber
efendimiz (S.A.V.): “Mü’min hep mazeret,
münafık da hep ayıp arar” buyurmuşlar. Büyüklerimiz arkadaşlarının
olmadıkları bir yerde asla gıyaplarında konuşmaz, konuşsalar da kötü bir söz
söylemekten çok imtina ederlermiş. İsâ a.s. bir gün sormuş: “arkadaşını uyurken
görüp, üzerindeki elbiseyi kaldırıp avret yerini açan kimse hakkında ne
dersiniz?” –Ey Allah’ın resulü bunu kim yapar dediklerinde “Siz yaparsınız! Bir
din kardeşinizin ayıbını gördüğünüz zaman onu ifşa eder, söylersiniz”
buyurmuştur.
Din büyükleri
buyurmuşlar ki: Din kardeşine “hadi kalk” dediğin zaman “Nereye?” diye sorarsa,
arkadaşlığa layık değildir.
Ebû’d-Derdâ (r.a.) bir
gün yerde yatan iki inek görmüş. Birini kaldırınca diğeri de yerinden kalkmış.
Hazret bunu görünce ağlamaya başlamış ve şöyle söylemiş: “Allah için kardeş
olanlar böyle olurlar. Kalkarken de, yürürken de beraber olurlar.”
Yine peygamber
efendimiz (S.A.V): “Mü’mim mü’minin
aynasıdır, yani kendi ayıp ve noksanlarını ondan öğrenir” buyurmuştur.
Fakat burası çok hassas bir noktadır. İnsan ne kadar dostu ve arkadaşı da olsa
bir nasihat veya bir eleştiri aldığında bazen bunu hazmedemez. Halbuki düşünmelidir.
Bir arkadaşı ona “göğsünde akrep var, yanında yılan var” dese, buna karşı hangi
halde olmalıdır? Elbette teşekkür ile karşılamalı ve ayıbını ola usulünce
söyleyen arkadaşı olduğu için Allah’a şükretmelidir.
Ebu Ali Ribatî
anlatmış: “Abdullah-ı Râzî ile sahrada gidiyorduk. Yolda sen mi, yoksa ben mi
reis olayım dedi. Sen ol dedim. Ne dersem yapacaksın, dedi. Baş üstüne dedim.
Torbanı getir, yiyeceğimi, giyeceğimi ve daha ne varsa içine koydu sırtına
aldı. Kendisi taşıdı. Her ne zaman yoruldunuz bana verim dediysem “Sana reis
benim dedim, söylediğimi tut” derdi. Ertesi gece yağmur yağdı, sabaha kadar
uyumadı, ayakta durdu ve ıslanmayayım diye üstüme örtü tuttu. Bir şey söylesem,
reis benim, sen dediğimi yap derdi. Keşke onu reis yapmasaydım, dedim…
Ebu Derda (r.a.)’ya
sormuşlar: “günah işlemeye başlayan din kardeşinden ne zaman yüz çevireceksin”
Hazret cevap vermiş: “Ben onun günahına düşmanım, ona değil. Şayet günah
işlemezden evvel benim dostumdu. Günahkâr biriyle arkadaşlık yapmamakta suç yok
fakat kardeşliği kesmek ise suçtur.” Yine Ebu Derda (r.a.) buyurur: “Secdede
yetmiş dostumun isimlerini hatırlar, hepsine teker teker dua ederim”
Kısacası Allah için
olan dostluğun da hakları vardır. Allah için dostluğun manası birliktir. Birlikte,
beraberlikte ise tekellüf olmaz!
Allah birbirimizi
sadece rızası için sevenlerden, dostluk ve arkadaşlık haklarına riayet
edebilenlerden eylesin.
Yorum Gönder