Güzîde Tarih

Ege Adaları Sorunu

Ege Denizindeki adalar sorunu, uzun zamandır iki ülke arasında devam etmekte. Bu sorunun temel ihtilaflarından biri ise Yunanistan’ın Doğu Ege adalarının "gayri askeri" statüsünü ihlal etmesi. Yunanistan tarafının son dönemlerde adalarda artan askeri faaliyetleri ve genel söylemleri, Türkiye-Yunanistan arasındaki gerginliği yeniden alevlendirmiştir. 


Ege Denizi sorunu, İtalya ile Osmanlı arasında çıkan Trablusgarp savaşı sonunda İsviçre'nin Uşi kentinde imzalanan o kentin ismi ile anılan anlaşmada Ege’deki adaların üzerindeki hukuki egemenliğini “Osmanlı Devleti 12 adayı geri alacak; ancak balkan savaşları bitene kadar İtalya’nın elinde geçici olarak bulunacaktır.” bu madde konulmuş olmasına rağmen  Balkan savaşının sonunda alınan Ege adaları Osmanlıya teslim edilmeyip Yunanlıların işgaline bırakılmıştır. Daha sonra Ege’deki adalar üzerindeki hukuki egemenliği, 1913'te imzalanan Londra ve Atina antlaşmaları ve 1914'te Londra Büyükelçiler Konferansı Kararı sonucu kaybetmiştir.


İtalya’nın sözünü tutmayıp daha sonrasına da Yunanistan’a verdiği adalar şu şeklide sıralanmıştır. Sisam, Nikaria, Patmos, Leros, Kalimnos, İstanköy, Niseros, Astropalya, Tilos, Sömbeki, Harki ve son olarak Rodos adasıdır.


Yunanistan, Doğu Ege adalarındaki silahlandırma faaliyetleriyle açık şekilde uluslararası hukuku çiğneyerek yapmaktadır. Yunanistan’a bırakılan adaların silahsızlandırılmasına dair diğer açık hükümler ise Lozan Antlaşması’nın 13. maddesinde (Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya bakımından) ve aynı tarihli Boğazlar Sözleşmesi’nin 4. maddesinde (Semadirek, Limni, İmroz/Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan bakımından) yer alır. 


Dikkat çeken diğer bir durum ise Lozan Antlaşması ile İtalya’da kalacağı teyit edilen 12 Ada'nın silahsızlandırılmasına ilişkin doğrudan bir hüküm yokken, Yunanistan’a bırakılan adalara ilişkin bu yönde bir düzenlemenin uygun görülmesidir. Antlaşmaya göre, söz konusu adalarda Yunan Silahlı Kuvvetleri, silah altına alınıp yerinde eğitilebilecek normal askersel birlikle ve tüm Yunanistan topraklarındaki jandarma ve polis sayısı ile orantılı olacak bir jandarma ve polis örgütü ile sınırlı kalacaktır.


Adaların silahsızlandırılması ile ilgili mühim olan diğer iki adım ise 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve 1947 tarihli Paris Barış Antlaşması'dır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ek protokolü ile Türkiye’nin "Boğazlar mıntıkasına" yeniden asker ve silah konuşlandırılması kabul edilmiştir. Paris Barış Antlaşması ise İkinci Dünya Savaşı sonrası muzaffer devletler ile İtalya arasında imzalanmıştır ve Türkiye bu antlaşmanın tarafı değildir. Paris Barış Antlaşması’nın 15. maddesi, 12 Ada'nın mağlup İtalya tarafından Yunanistan’a bırakılmasını hüküm altına alır. Aynı maddenin ikinci fıkrası ise 12 Ada'nın silahsızlandırılacağını açıkça belirtir. (These islands shall be and shall remain demilitarized).

Yukarıda işaret edilen antlaşmaların Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmasını güvence altına almayı amaçladığı bu denli sarih iken, Yunanistan’ın 1960’larda başlayan ve günümüze dek katlanarak artan ihlallerinin hukuki gerekçelendirmesi nedeni olabilir?


Post a Comment

Daha yeni Daha eski
'; (function() { var dsq = document.createElement('script'); dsq.type = 'text/javascript'; dsq.async = true; dsq.src = '//' + disqus_shortname + '.disqus.com/embed.js'; (document.getElementsByTagName('head')[0] || document.getElementsByTagName('body')[0]).appendChild(dsq); })();